Hemen her edebî metin anlamlıdır ve anlamlı olan metin de okur adına faydalıdır, işte bu nedenle bir metni inceleyip yorumlayabilmek için her şeyden önce metnin anlamı üzerinde durmak gerekir. İletişim gerçekleşirken ileti (mesaj) alıcıda (okur) çeşitli etkilere neden olur ve bu etki "anlam" olarak karşımıza çıkar.
Bir dil birimini (kelime ya da sözcük) çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü "bağlam"ı meydana getirir. Anlam, tek bir bağlamda oluşur, fakat farklı bağlamlarda algılanabilir. Öğretici ve bilimsel bir nitelik taşıyan metinlerde anlam, iletinin hazırlanmış olduğu bağlamın koşullarına bağlı olarak ortaya çıkar. Bildiğiniz gibi bilimsel ve öğretici metinler yoruma açık değildir. Bu nedenle bu tür metinlerde anlam tektir. Şiirler ise yoruma açık metinler olduğundan okurların bilgi, kültür düzeylerine ve psikolojik durumlarına göre bu metinlerde farklı anlamlar ortaya çıkar.
Şiir, yeni anlamlar kazanabilme özelliğine sahip bir yazı türüdür. Bu özelliği sebebiyle de "açık metin" olarak isimlendirilmektedir. Bir okur, şiirin kendisine sunduğu imkânlardan da faydalanarak şiiri çok farklı şekilde anlamlandırabilir. Bu özelliği nedeniyle şiir her dönemde rahatlıkla okunur ve okurlardan ilgi görür.
Bir şiirin, okurun kültürüne, sahip olduğu zihniyete, anlayışına, zevkine, içinde bulunduğu duruma, şiiri okuduğu sıradaki psikolojik durumuna göre yeni anlam değerleri kazandığı hatırdan çıkarılmamalıdır. Bir okur, metni bütün bu şartlar altında anlamlandırır.
Kısacası bir şiir, okurun içinde bulunduğu şartlara göre yeni anlamlar kazanır. Şiirler bu amaç doğrultusunda kaleme alınır ve yan anlamlar yönüyle de oldukça zengindir. Şiirin sadece tek bir anlamı yoktur. Okur, bir şiiri kendi birikim ve kültür düzeyine, anlayışına, zevkine, hayal gücüne göre anlamlandırır. Bu anlamlandırmaya "yorum" adı verilir.
Bir şiirin yorumlanması, kişiye ve onun içinde bulunduğu koşullara bağlı olarak değiştiği için, bir şiiri tam anlamıyla yorumlayabilmek mümkün değildir. Fakat şiirin yorumunu güzel bir şekilde yapabilmek için önce şiirin yapısal özelliklerini, bunların hangi tema etrafında birleştiğini, dilini ve temasını belirlemek gerekir. Ardından da yazıldığı dönem ile şairin zihniyetine dikkat edilmesi gerekir. Bunun yanında şiirin ne zaman kaleme alındığını, şairin şiir anlayışı ile içinde bulunduğu psikolojik durumunun, yani ruh hâlinin bilinmesine gereksinim vardır.
Şiirin konusunu duyan, düşünen, tasarlayan insan ve doğa olmuştur. Şiirde yer alan gerçeklik, yaşanan ve görülenlerin betimlenmesi ve günlük yaşamın az ya da çok değiştirilmiş biçimiyle şiirde yer almasıdır.
Şiirde, yazılmış olduğu dönemin modası, eğlenme biçimleri, yeme, içme, sosyal ilişkiler, ekonomik yapılar günlük yaşam tarzları kendisine yer bulur. Adalet, eşitlik, zulüm, haksızlık, rüşvet, pahalılık gibi sorunlara yer verilir. Böylece şiire yazıldığı dönemin yaygın karakterleri de yansıtılmış olur. Bir şiirde gerçeklik yalnızca olumsuzluklar yönüyle kendisine yer bulmaz. "Örneğin Cumhuriyetin ilanı, Çanakkale Zaferi, Kurtuluş Savaşı" gibi önemli konular ve günler de şiirde işlenir. İyi ve güzel olan da gerçekliğin sınırları içinde kendine yer bulur.
UÇUN KUŞLAR
Uçun kuşlar, uçun doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.
O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Mehtâbı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaşlı gelin gibi mahzûn mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.
Orda geçti, benim güzel günlerim;
O demleri anıp bugün inlerim.
Destan-ı ömrümü okur dinlerim,
<çimde oralı bir bülbül vardır.
Uçun kuşlar, uçun burda vefa yok;
Öyle akar sular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i sedâ yok;
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.
Hey Rıza, kederin başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın,
Sende- derya gibi daima taşkın.
Daima çalkanır bir gönül vardır.
Rıza Tevfik Bölükbaşı
Şiirde şair doğup büyüdüğü yerlere karşı özlemi dile getirmektedir. Şiair, ilk üç kıtada çocukluğunun geçtiği coğrafî yerlere, dağlara, ormanlara, serin serin akan derelere, yüce dağlar ve eski günlere olan özlemini dile getirmektedir. Dördüncü kıt'ada ise şair yaşadığı yerdeki mutsuzluğundan, yalnızlığından yakınmaktadır. Şiirde dil sade, anlatım duygulu ve samimidir. Uyaklar, redişer ve her kıt'anın sonunda dördüncü dizelerin tekrarlanması şiire ayrı bir güzellik ve ahenk katmıştır.